Ana Sayfa / Kişisel Gelişim / SEVGİ ŞİFANIN KAYNAĞIDIR

SEVGİ ŞİFANIN KAYNAĞIDIR

Sevgi, kainatın mayasıdır. Biz insanların, ülkelerin karşı karşıya kalmış oldukları sorunların büyük bölümü sevgisizlikten, bencillikten kaynaklanmaktadır.

Dünya hayatı, biz insanoğlunun sonsuz hayata, ahiret hayatına hazırlanmak için çıktığı bir yolculuktur. Bu yolculukta amacımız, hakikati anlamak, yaratılış gayemize uygun yaşayarak, tekamülümüzü tamamlamak ve Hakk’a ulaşmak olmalıdır. Hakk’a ulaşma yolculuğumuzda “Sevgi Enerjisi” en büyük dayanak gücümüzdür.

Mesnevi başta olmak üzere tüm tasavvufi eserler, sevgi ve aşk üzerinedir. Sevgiyi bu derece önemli kılan, “Sevgi”nin yaratılışın temeli olmasıdır. Yüce Yaratıcımız Allah (c.c.) kainatı yaratırken, saf sevgiyi istemiş “Kün fe yekün. O, ol der, o da oluverir.” (Bakara Suresi, 117. Ayet) ayetinde de açıkça belirtildiği üzere, Allah’ın (c.c.) ol demesi ile kainat oluvermiştir.

Müslümanlığın özü olan tasavvuf başta olmak üzere pek çok ruhani ekol, saf sevginin yaratılması ile meydana geldiğimizi, bu nedenle Yaratıcımıza, Hakk’a, ancak saf sevgi ve sevginin yansıması olan ilahi şefkat ile ulaşabileceğimiz belirtirler.

Eğer, aydınlanma yolunda ilerlemek, bu dünyadaki tekamülümüzü tamamlayarak Hakk’a, gerçek huzura ve mutluluğa varmak istiyorsak, önce kendimizden başlayarak, sonra diğer insanları, canlı-cansız her şeyi sevmemiz gerekiyor.

“Yeterince sevginin aşamayacağı hiçbir güçlük, engel yoktur. Sevginin iyileştiremeyeceği hastalık, açmayacağı kapı, üzerinde köprü kuramayacağı nehir, yıkamayacağı duvar yoktur. Yeterince sevebilirsen, dünyadaki en mutlu ve en güçlü insan olursun.” Emmet Fox.

Ruhumuz ve bedenimiz için “SEVGİ” hastalanmadan önce, adeta vitaminler gibi vücudumuzun bağışıklık sistemini güçlendirir, hastalıklara karşı direncimizi arttırır, hastalandıktan sonra da adeta şifa için manevi bir ilaçtır.

Sevgi gibi pozitif duyguların ve bunun dile getirilmesinin su üzerindeki etkileri ile ilgili en önemli çalışmayı, Japon bilim adamı Masaru EMOTO yapmış ve devrim niteliğinde bilgilere ulaşmıştır. EMOTO, su moleküllerini belli şartlarda dondurup elektron mikroskoplarıyla fotoğraflarını çekmiş ve her duygu ya da enerji yoğunluğunda farklı ve muhteşem sonuçlar almıştır. Tüm bu çalışmaların sonucunda, kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin çok parlak, yoğun motifli, simetrik ve çok renkli desenler oluşturdukları, buna karşılık kötü söz ve kelimelere maruz bırakılan su örneklerinde ise koyu renkli, asimetrik ve tamamlanmamış motiflerin oluştuğu gözlemlenmiş. Yetişkin bir insanın vücudunda bulunan su oranı %60, çocuklarda %70, yeni doğan bebeklerde ise bu oran %90’dır. Vücudumuzdaki su da, ağzımızdan çıkan sözlerin pozitif ya da negatif olmasına göre şekil almakta, bedenimize şifa ya da hastalık vermektedir. Aynı şekilde, beynimizin de %80’i sudan ibarettir. Zihnimizden geçen olumsuz düşünceler bu nedenle ruhsal ve bedensel hastalıklara neden olmaktadır. Suya, yani bedenimize hangi dalga boyunu yüklersek o frekansa bürünüyor. Nefret, kıskançlık, beddua gibi negatif duygular ve ağzımızdan çıkan sözler hastalıklara neden olurken, sevgi içeren pozitif duygu ve sözler bedenimize ve ruhumuza şifa oluyor.

Prematüre bebeklerin maması verilirken bir kısmının ayakları okşanmış. Sevgiyle beslenen bu bebeklerin daha hızlı kilo aldıkları, gelişimlerini daha hızlı tamamladıkları gözlemlenmiş. Örneğin, çocuklar bir yerlerini incittikleri zaman, annelerin ilk yaptıkları, ilgi alaka göstermektir, “gel öpeyim hemen geçsin” derler. Sevgi, öpme, sarma, iyileştirmeyi hızlandırır. Sevgiye, inancı ve güveni de katarsan kainata meydan okursun. Sevgi, şifadır, iyileştiricidir.

DNA yapımızı, sevginin şifa gücü ile zihinsel olarak değiştirerek hastalıkları tedavi edebiliriz. Sevginin şifa gücünden faydalanmak için önce insan kendini sevmek ile işe başlamalıdır. Sabah uyandığımızda, ayna karşısında sevgi çalışmaları yapabiliriz. Kendimize, ayna karşısında “Seni seviyorum. Bugün senin için ne yapabilirim, seni nasıl mutlu edebilirim?” diyerek güne başlamak, günümüzün olumlu geçmesine, büyük katkı sağlayacaktır. Gün içerisinde olumsuzluklar da yaşasak, “Yine de seni seviyorum” diyerek kendimizi motive edebiliriz. Güzel şeyler yaşadığımız zaman da, kendimize “Teşekkür ederim”, diyebilmeliyiz.

Sevmekte, istemek yoktur. Sevmek sabırdır. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır. Seven gücenmez. Sevmek sevgilinin yaptıklarına üzülmemeyi öğrenmektir. Sevmek karşılık beklemeden vermektir. Vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu dünyadaki en zengin kişi, insanları seven, karşılık beklemeden onlara kendinden bir şeyler verebilen kişidir.

İnsan tek başına yaşayabilen bir varlık değildir. Kendi varlığını anlamlandıran şey etrafındaki diğer insanlarla olan ilişkileridir. Her şeyin bir kuralı olduğu gibi toplu halde yaşamanın veya yaşayabilmenin de belirli kuralları vardır. Bunların en önemlisi de sevgi ve saygıdır.

Dinimiz İslam’da saygı ve sevgiye büyük önem vermiş her fırsatta bunu dillendirerek mümin olmanın şartı olduğunu bildirmiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.” (Müslim, İman, 93; Tirmizi, Sıfatul-Kıyame,56) buyurmuştur.

Yunus Emre sevginin önemini “Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım, sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” dizeleriyle özetlemiştir.

Eğer, huzur ve mutluluk içinde yaşayarak, gerçek mümin olmak istiyorsak, saygı ve sevgiyi toplumumuzda yaygınlaştırmak zorundayız. Bunu oluşturabilmemiz için, bencillikten uzak, kindar olmayan, saygı ve sevgi ile hamurları yoğrulmuş çocuklar yetiştirmemiz gerekmektedir.

Mevlana’nın şu güzel sözlerini akıldan çıkarmamalıyız:

“Sevgiden acılar tatlılaşır,

Sevgiden sabırlar altın kesilir,

Sevgiden bulanık sular durulur,

Sevgiden dertler şifa bulur, padişahlar kul olur.

Sen sevmesini öğrendinse,

Şimdi artık öğretmelisin,

Sana verilen alem sırrı içinde,

İnsanlığa hizmet etmelisin.”

Hayatınızdaki değişiklikleri şaşkınlıkla izleyeceksiniz!

Kişiye özel hazırlanan, yazarımız tarafından Kozmik şifa enerji frekansları ile kodlanan “hematit bileklik ve İlahi Dokunuş Şifanın Şifresi” kitabımız kargo dahil 80 TL. Sınırlı sayıda hazırlanacaktır. Kapıda nakit ödeme sistemi ile sipariş için 0212 284 19 41 – 0532 547 99 57 nolu telefonlarımızı arayabilir, Instagram’dan ya da WhatsApp’tan mesaj gönderebilirsiniz. @ilahisifa Satın almak için linki tıklayın shopier.com/3806937

ÜRÜN SİTESİNE GİT

Hematit taşının faydaları

🍀 Sinir sistemini düzenleyerek stresi giderir.
🍀 Negatif enerjilerden ve nazardan korur.
🍀 İş ve özel hayatta sürdürülebilir, sağlıklı ilişkilerin ortaya çıkmasında çekim gücü vardır.
🍀 Aşırı duygulanma ve heyecanları sakinleştirir.
🍀 Zihni berrak hale getirir, akıl ve zeka kıvraklığı sağlar.
🍀 Karar verme güçlüklerine çok faydalıdır.
🍀 Enerji ve canlılık verir. Çekim gücü fazla olduğundan, kişisel çekim, neşe, cesaret ve istek verir.
🍀 Kan dolaşımı üzerinde pozitif etkisi vardır. Kalbi sağlıklı tutar, kan basıncını dengeler.
🍀 Eklem romatizması ağrılarını hafifletir.
🍀 İskelet sistemi hastalıklarına iyi gelir.
🍀 Dalağı temizler, doğru çalışmasını sağlar.
🍀 Göz sağlığı için faydalıdır.
🍀 Karaciğer sağlığı için yararlıdır.
🍀 Mide sağlığı için yararlıdır.
🍀 Kanı temizler, sağlıklı tutar.

Kaynak: İlahi Dokunuş ve Şifanın Şifresi kitabı, en iyi kişisel gelişim kitapları için tıklayın:  http://hezarfenyayinlari.com/en-iyi-kisisel-gelisim-kitaplari

Sevgi, kainatın mayasıdır. DNA yapımızı, sevginin şifa gücü ile zihinsel olarak değiştirerek ruhsal ve ve bedensel hastalıkları tedavi edebilir, bolluk ve bereketi mıknatıs gibi hayatımıza çekebiliriz.

 

Hakkında admin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× Mesaj atın